Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde konuştu. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen törene MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'de katıldı.
2020 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri'nin hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, “Bugün gönlüne yansıyan ilhamları bizlerle cömertçe paylaşan sanatçılarımız, kültür ve fikir erbabımız için bir aradayız. Onlar ki sonsuzluğun güzelliklerini satırlara dizmek için sözü kelam derecesinde, kelamı şiir katmanında, şiiri mecazın kanatlarında kalemleriyle satırlara geçirirler. Bu şekilde ilim ilim ilerek kitapları, harf harf heceleyerek ciltleri, fasıl fasıl haşiye düşüp rafları doldururlar.
Hayata, hakikatin anlamını aramak için geldiklerini bilirler ve hayatımıza zarafet katmak üzere gelmeye devam ederler. Onları siz de tanırsınız. Uzun tarih sayfalarında bazen renklerle, bazen desenlerle, bazen taşlarla, bazen de seslerle medeniyetler inşa ediyor, çağları çağlara bağlıyorlardı. Marifetleri iltifat gördükçe sanatın adını resim koyuyor, şiir koyuyor, beste koyuyor, kemerler ve kubbelerle güzellikler yükseltiyorlardı. Kadim zamanlarda o gönül eri gönlünden her ne üretirse caize ile himaye görüyor, sanat yüceliyor, marifet iltifatla itibara eriyordu. Bugün caize yerine telif hakları geldi. Hükümdarların sanatçılara verdiği kaftanlar eskimiş, caizeler tarih olmuştur. Ama sanatçıların onlara verdikleri eserler yaşıyor” ifadelerini kullandı.
Üzerinde yaşadığımız toprakların, bereketli Anadolu'nun sanat üretimi için büyük bir klasör gibi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bu dosya dosya istiflenmiş kültürler ve medeniyetler içeren bir klasördür. Göbekli Tepe'den, Eti'den, Lidya'dan, Frigya'dan, Roma'dan, Selçuklu'dan, Osmanlı'dan bugüne katman katman kültür, tabaka tabaka medeniyet ve yığın yığın sanat barındıran zamanın ruhu bu topraklarda iftiharla yaşamaktadır. Bu coğrafyaya ait olduğu halde bugün dünya müzelerini dolduran tarih, yahut kimlik hırsızlığının işareti olan eserlerimize bakın. Sadece bu bile 100. yılına yaklaşan cumhuriyetimizin aslında ne kadar engin ve derin bir sanat mirasına, o mirasın yeniden üreterek dünyaya parmak ısırtacak eserler ortaya koyma potansiyeline sahip olduğunu göstermeye yeter.
Bunu yapacak sanatçımız öncelikle kendi geçmişine, kültürüne, medeniyetine ait olanı özümseyip benimsemelidir. Bununla yetinmeyip evrensel olanı kucaklayan, dünyadaki gelişmeleri takipten asla geri durmayan bir anlayışla hareket etmelidir. Ne sadece geçmiş, ne yalnızca gelecek, şairin dediği gibi; ‘kökü mazide olan ati.' Unutmayın ki, milli olmayan milletler arası olamaz. Yerli olmayan, evrensel içinde kendine yer bulamaz. Zenginliklerimizi sanata dönüştürüp, çağın idrakine yeniden ve yeni bir kimlikle sunacak olan sanatçılarımızdır. Bu bakış açısı körü körüne taklitle, yabancı olana öykünüp durmakla değil, gönle yansıyacak yerli ilhamlarla hayat bulacaktır” diye konuştu.