Yıl 2008 ya da 2010 mu idi unuttum.
Türk Diş Hekimleri Birliği’nin İstanbul’daki yıllık kongresindeyiz.
Kongre Harbiye'de Lütfi Kırdar kongre merkezinde. Ayrıca Sergi stantlarının bir kısmı Harbiye askeri müze binasında.
Kongrenin onur konuğu Zülfü Livaneli.
Ne güzel dedim gidip bizzat tanışabileceğim ne mutlu bana.
Üniversite yıllarında yurt odasında solcu arkadaşlarla şarkılarını söylediğim Zülfü Livaneli . 1989’da Akşehir’de konserine koşarak gittiğim ve avazım çıktığı kadar şarkılarına eşlik ettiğim Livaneli.
Dünya görüşü benden tamamen apayrı olan, ama herkese hoşgörü ve özgürce yaşam hakkından yana olduğuna inandığım Livaneli.
Evet gün boyu kongre salonlarında oturumlara katılıyor, aralarda ise Sergi stantlarını Konya'da bulamadığım malzeme ve alet-edavatı bulma telaşıyla dolaşıyorum.
Ve Zülfü Livaneli'nin söyleşisine katılmayı da dört gözle bekliyorum.
Bu arada Askeri müzedeki stantlara da bir türlü gidemedim sıra gelmedi.
Mutlaka gitmem gerek çünkü giden arkadaşlardan aldığım duyum almam gereken diş malzemelerinden orada daha hesaplı satanlar var.
E bu arada tek aldığım duyum bu değildi elbet.
Askeri müzenin kapısındaki görevliler başörtülü diş hekimlerini geri çeviriyorlarmış.
Sebep: “Türbanlarınızı yönetmeliğimize uygun takmamışsınız.”
E peki yönetmelik ne dermiş?
“Tüm iğneler çıkacak, alnınızdan bir perçem saç görünecek, başörtü uçları gıdığınızın altına düğüm yapılacak.”
Eşi ile kongreye gelmiş başörtülü bir meslektaşımız haklı olarak bu tutuma itiraz etmiş.
”Biz ne askeri personeliz ne de devlet memuruyuz yaptığınız haksızlık.”
Olayı duyunca “İyi o zaman müzeleri de, bilmem nereleri de onların olsun ben de oraya gitmeyiveririm ”dedim.
İlk fırsatta da Zülfü Livaneli'yi de görünce gidip durumu arz edeceğim eminim o da bu saçmalığa tepki verecektir.
Ah benim naif-saf hallerim ben daha bunları düşünürken Askeri müzeye alınmayan meslektaşımız o gün söyleşisi olan ve kongreye gelmiş Zülfü Livaneli'ye ulaşıp durumu arz etmiş.
Peki bizim aslan sosyal demokrat, herkese özgürlük özgürlük diye şarkılar yakan, büyük laflar eden sanatçımız ne tepki vermiş dersiniz?
“Efendim her yerin kendi kuralları vardır, herkes de bu kurallara uymak zorundadır. Sizin sivil olmanız, devlet memuru olmamanız sonucu değiştirmez.”
Evet bu kadar...
Hissettiğim kocaman bir hayal kırıklığı ve hala yüreğimde hissettiğim kocaman bir kızgınlık. Aradan yıllar geçti neler değişti?
Artık hiç bir devlet kurumu “Kamusal Alan” zırvalığı adı altında cart-curt etmiyor, edemiyor. Geçmişin başörtü düşmanı siyasilerine ne oldu derseniz?
Artık “OY” uğruna onların deyimi ile “TÜRBANLI” bir konu mankeni yanlarında, şirin şirin sırıtan “SEVGİ PITIRCIKLARINA” dönüştüler.
Zülfü Livaneli gelince yine gülücükler ve o büyük süslü laflar eşliğinde herkese özgürlük nakaratlarına devam...
Ben ise “Mümin aynı yerden iki defa sokulmaz.” hadisine binaen
“ZÜLFÜCÜĞÜM" artık sizlerin bu nanelerine-oltalarına gelmem bilin.
Tek duam ”İNŞALLAH DOSTLARINIZLA BİRBİRİNİZİ YİYİN!"
Diş Hekimi Ayşe Konakcı
